Murat'la Tanışın
Psikoterapist & Koç Eğitmeni
"Bavul Çocuğundan Yüreğin Terapistine: Bir Murat Engel Hikâyesi"
Almanya’nın Nürnberg şehrinde, 1970 senesinde açılan bir göz, dünyaya “gurbet”in soğuk duvarları arasından baktı, annemin kollarından üç buçuk aylıkken koparılmıştım. Bavul çocuğuydum ben. Bavul, dediğin nedir ki? İçine sığdırılmış çocukluğum, köklerimi arayan bir ruh, on altı farklı kapının ardında savrulan bir ömür… Dedem, o rahmetli, sayardı dururdu: “Bu çocuk on altı ev gördü,” derdi. Gurbetçi işçi ailelerinin kaderiydi bu; bavulda taşınan hayatlar, sınırların üstüne serpiştirilmiş kimlikler…
Gurbet, işte buydu: Köksüz bir ağaç gibi savrulan hayatlar, kimliği bavula sığdırılmış çocuklar…
On beşime geldiğimde, “aile” dediğim yabancıların arasına düştüm. Tanımadığım bir baba, yabancı bir anne… On altı yaşında, daha kendimi bilmeden, bir evlilik sınırına çekildim. On sekizimde Siemens’in demir yürekli makineleriyle tanıştım. Vardiyalı hayatların ağır ritmi… On dokuzumda baba oldum, ama “baba” kelimesi dilime ağır geliyordu. Oğlum bana “baba” dedikçe, “Hayır, abi de!” diye ısrar ediyordum. Çocukluğumda eksik bırakılan o rolü taşıyamıyordum. Yirmi üçümde bir ihanet daha: Oğlumun annesinden ayrılık… Sonra alti yıl: Oglumdan ayrılık, bunalım, alkolün karanlık kuyuları… Ticarete sarıldım, para kazanmakla avuttum kendimi. Ama paraya nefretle bakıyordum; çünkü çocukluğum, ailemin para için terk ettiği anılarla doluydu.
Ta ki Düzce depremiyle sarsılana dek… Oğlumu kucağıma tekrar aldığım o an yirmidokuzdum, hayat yeniden filizlendi. Kök salmak, bir çocuğun gözlerinde kendini bulmak… Onu yetiştirmek için kendimi adamaya ant içtim. Para peşinde koştum önce, ama eğitimsizliğim dağ gibi önümde duruyordu. “Baba nedir?” diye sordum kendime. Pazar sabahları, kayıp babaları topladım. Sessiz çığlıklarımızı masaya serdik. Sonra ticareti bıraktım; eğitmen olmak istedim. Üniversitede eğitim bilimleri ve daha sonra psikoloji okurken, oğluma bakmak, çalışmak, derslere yetişmek… Hepsi bir yük oldu. Ta ki psikoloji beni çağırana dek…
Psikoloji eğitimi, ruhumun haritasını çıkaran bir kılavuz oldu. Ama bu yol çetindi: Gündüzleri kurumlarda, geceleri kitapların arasında… Gönüllü projelerde koştum; hapishanelerde, hastanelerde, cami avlularında insanların yarasına merhem oldum. Sağlık Bakanlığı’nın sınavlarını verip "Heilpraktiker für Psychotherapie" olduğumda kırk iki yaşındaydım. Berlin’in soğuk sokaklarında, gecenin karanlığında anonim telefonlara cevap verirken, insanların sesindeki kırılmaları dinledim. Para değil, insanlık için çalıştım. Ücretsiz seminerler, kayıp insanlar ve gençlere umut…
2023’te çarşamba kursları filiz verdi. Kendi kendine koçluk, duyguların dilini çözmek… Şimdi video kurslarıyla, seanslarla, gurbetteki Türklere ulaşıyorum. Bavulumu açtığımda içinden çıkan, on altı evin tozu, bir babanın pişmanlıkları ve bir terapistin yüreğinde biriken binlerce hikâye oldu. Para nefretim, insan sevgisine dönüştü. “Baba” kelimesi artık dilimde bir sıcaklık…
Çünkü insan, kaybettikçe bulur kendini. Bavul çocuğu, nihayet kök saldığı yeri keşfetti: İnsanın yüreğinde…
—Murat Engel


PSK Sağlık Yaşam Atölyesi
Bu, bir paragraf. Kendi metninizi eklemek için tıklayın. İçeriğinizi eklemek ve yazı tipini değiştirmek için “Metni Düzenle”ye tıklayın veya buraya çift tıklayın. Bu alanı sayfanın istediğiniz bir yerine sürükleyip bırakabilirsiniz. Burası, bir hikâye anlatmak ve kullanıcılarınıza kendinizi tanıtmak için harika bir yer.
Burası, şirketiniz ve hizmetleriniz hakkında uzun bir metin yazmak için harika bir yer. Bu alanı, şirketiniz ile ilgili daha ayrıntılı bilgi vermek için kullanabilirsiniz. Ziyaretçilerinize ekibinizden ve sunduğunuz hizmetlerden bahsedin. Onlara bu işi kurma fikrinin nasıl doğduğunu ve sizi rakiplerinizden ayıran şeyleri anlatın. Şirketinizin öne çıkmasını sağlayın ve ziyaretçilerinize kendinizi gösterin.